Mitoloji ve Efsaneler
Santorini'nin oluşumuna dair en eski mitolojik anlatımlardan biri, Altın Post efsanesiyle bağlantılıdır. Jason ve Argonautlar, Girit'ten dönerken Anaphe Adası'nda mola verdiklerinde Argonautlardan Euphemus, rüyasında deniz tanrısı Triton’un kızlarından biriyle birlikte olduğunu ve onu hamile bıraktığını görür. Rüyasında perisi ona, Triton’un daha önce kendisine verdiği toprağı denize atmasını ve bunun yeni bir ada haline geleceğini söyler. Jason’ın tavsiyesi üzerine Euphemus bu toprağı denize atar ve buradan Calliste ("En Güzel") adı verilen bir ada doğar. Bu efsaneye göre, Santorini’nin temelleri böyle atılmıştır.
Tarih Öncesi ve Antik Çağ

Arkeolojik kazılar, Santorini’de insan varlığının Neolitik Dönem’e kadar uzandığını göstermektedir. MÖ 3600 civarında ada, önemli bir medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Akrotiri bölgesinde ve Kızıl Plaj yakınlarında yapılan kazılar, Minos Uygarlığı'na ait gelişmiş bir yerleşimi ortaya çıkarmıştır. Bu antik yerleşim, Girit’teki Knossos gibi Minos kültürüne özgü duvar süslemeleri ve çanak çömlekler içermektedir.
Antik çağlarda ada, Yunancada "yuvarlak" anlamına gelen Strongyle olarak bilinirdi. Ancak MÖ 1600 civarında gerçekleşen büyük bir volkanik patlama, adanın merkezinin çökmesine neden oldu. Bu felaketin, 70 deniz mili uzaklıktaki Girit’teki Minos Uygarlığı’nın çöküşüne yol açan tsunami ve iklim değişikliklerine neden olduğu düşünülmektedir. Günümüzde bu patlama, Atlantis efsanesi ile ilişkilendirilmekte ve adada yapılan arkeolojik çalışmalar sayesinde detaylı şekilde incelenmektedir.
Fenikeliler MÖ 1300 civarında buraya yerleşmiş ve yaklaşık beş nesil boyunca burada kalmışlardır. MÖ 1100 civarında ada, Lakedaimonlular (Spartalılar) tarafından ele geçirilmiştir. MÖ 825 yılı civarında ada sakinleri Fenike alfabesini kullanıyordu. Helenistik Dönem’de ise ada, Ege Denizi’ndeki stratejik konumu nedeniyle önemli bir ticaret merkezi ve deniz üssü haline gelmiştir.
Bizans ve Venedik Dönemi
MS 1200-1579 yılları arasında ada Bizans egemenliğine girmiştir. 1204 yılında Venedikli Marco Sanudo’nun eline geçmiş ve Kiklad Adaları’nın bir parçası olmuştur. Adanın günümüzdeki adı, Venediklilerin burada inşa ettiği "Santa Irini" kilisesinden gelmektedir. Bu dönemde ada korsan saldırılarına ve Venedik-Türk mücadelelerine sahne olmuştur.
Osmanlı Hakimiyeti

1537’de Barbaros Hayreddin Paşa’nın Adalar Seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolüne giren Santorini, 1540 Osmanlı-Venedik anlaşmasıyla Osmanlı topraklarına katıldı. Ancak, Osmanlılar ada yönetimini Latin asıllı Archipelagos düklerine bırakmıştır. 1566 yılında Archipelagos düklerinin yönetimi sona ermiş ve Joseph Nasi adanın valisi olarak atanmıştır. Santorini Osmanlı döneminde ticaret yollarının önemli bir durağı haline gelmiş ve özellikle şarap üretimi ile pamuklu dokumalarıyla ünlü olmuştur.
1670 tarihli Osmanlı kayıtlarına göre ada beş kastele ayrılmış, on beş köyden oluşan, 949 hânelik (yaklaşık 4500-5000 kişi) bir nüfusa sahipti. Adada üretilen şaraplar özellikle Batı’ya ihraç edilmekteydi. Evliya Çelebi, Santorini’yi "Santoronlar" olarak adlandırmış, adanın üç adacıktan oluştuğunu ve sarp kayalıklarıyla dikkat çektiğini yazmıştır. Evliya Çelebi ayrıca bu adalara yakın bir adanın volkan patlamasıyla sarsılmış olduğunu bildirip bunun şiddetini kendine has üslûbuyla uzun uzadıya anlatır. 18. yüzyıl boyunca Santorini korsan saldırılarına maruz kalmış, 1768-1774 yılları arasında ise Ruslar tarafından işgal edilmiştir.
Modern Dönem ve Turizm
1821’de Santorini, Yunan Bağımsızlık Savaşı’na katıldı ve 1832’de Yunanistan Krallığı’nın bir parçası oldu. 20. yüzyılda dünya savaşları nedeniyle ada ekonomik olarak geriledi ve 1956’daki büyük depremin ardından birçok kişi burayı terk etti. 1970’lerden itibaren Santorini, hızla gelişen bir turizm merkezi haline geldi ve günümüzde dünyanın en popüler tatil destinasyonlarından biri olmuştur.
Bugün Santorini, çarpıcı beyaz badanalı evleri, mavi kubbeli kiliseleri ve nefes kesici kaldera manzarasıyla ünlüdür. Adada her yıl birçok uluslararası konferans düzenlenmekte, düğün ve balayı turizmi oldukça yaygınlaşmaktadır. Özellikle Oia ve Fira kasabaları, gün batımı manzaralarıyla ünlüdür.
Türkiye'den Santorini'ye direkt bir feribot bulunmasa da, Yunan Adaları üzerinden,
Çeşme – Sakız (Chios) Adası – Santorini güzergahı takip edilebilir.
Çeşme'den Sakız Adası’na feribotla geçip, Sakız'dan Atina’ya (Pire Limanı’na) feribotla gidin. Pire Limanı’ndan Santorini’ye günlük feribot seferleriyle .
Bodrum – Kos (İstanköy) Adası – Santorini: Bodrum’dan Kos Adası’na feribotla geçip, Kos Adası’ndan Santorini’ye feribotla ulaşılabilir. (Bu rota genellikle yaz aylarında aktarmalı feribot seferleri sunar.)
Santorini, tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, büyük doğal felaketler yaşamış ve zamanla yeniden doğmuş bir adadır. Mitolojiden tarihe, Osmanlı egemenliğinden modern turizme uzanan bu eşsiz ada, hem kültürel hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam etmekte.