Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, Makine ve Kimya Endüstrisi İmalatı Harbiye Müzesi'nde gerçekleştirilen haftalık basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Aktürk, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ülkenin ve bölgenin güvenliğini tehdit eden terör unsurlarına karşı kesintisiz ve kararlı bir şekilde operasyonlarını sürdürdüğünü vurguladı. "Operasyonlar sonucu, Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil son bir haftada 26, 1 Ocak'tan bugüne kadar ise 478 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ülkemizin beka ve güvenliği için bölgedeki operasyon ve arama tarama faaliyetlerine devam edecek, terörle mücadelesini tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla sürdürecektir." ifadelerini kullandı.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan MSB yetkilileri, İsrail basınında yer alan Türkiye'nin Suriye'de üç yeni üs kuracağına dair haberler ile sosyal medyada İsrail'in Şam'a düzenlediği saldırının ardından Türk F-16'larının bölgede uçuş yaptığına yönelik iddiaları değerlendirdi. Yetkililer, "Bölgeden gelen algı oluşturma amaçlı haberlere temkinli yaklaşılmalıdır. Bu tür haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Bakanlığımızla irtibata geçilerek doğrulama yapılması önemlidir. Önceliğimiz, Suriye'de kalıcı bir güvenlik ve istikrarın sağlanmasıdır. Bu doğrultuda, Suriye'nin savunma ve güvenlik kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar, yeni yönetimle yakın iş birliği içinde devam etmektedir." şeklinde açıklama yaptı.
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın, örgüte silah bırakma ve kendini feshetme yönündeki çağrısına ilişkin sorulara yanıt veren yetkililer, "27 Şubat'ta terör örgütüne, silahları bırakma ve örgütü lağvetme çağrısı yapılmıştır. Örgütün, terörle bir sonuca varamayacağını ve kendisini feshetmekten başka bir seçeneği olmadığını idrak etmesi önemli bir gelişmedir. Yapılan çağrı doğrultusunda, PKK ve bağlantılı tüm grupların terör faaliyetlerine son vermesi, kendini feshetmesi ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmesi gerekmektedir. Metinde yer almayan ateşkes gibi konuların gündeme getirilerek kafa karışıklığı oluşturulmasına izin verilmemelidir. Sayın Bakanımızın da vurguladığı gibi, sürecin sabote edilmesine müsaade edilmeyecek, akılcı ve temkinli bir yaklaşım benimsenecektir. Terörle mücadelede elde edilen başarının en büyük payı, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimize aittir. Devletimiz, onların kıymetli ailelerine her zaman sahip çıkacak ve uğruna can verdiğimiz değerleri korumaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Avrupa güvenlik mimarisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakanlık yetkilileri, "Türkiye, NATO ve AGİT üyesi, ayrıca AB'ye aday bir ülke olarak, gelişen savunma sanayisi, krizlerin çözümünde üstlendiği roller ve güçlü ordusuyla Avrupa güvenlik yapısının ayrılmaz bir parçasıdır. Son dönemde yaşanan gelişmelerle güvenlik düzeninin yeniden şekillendiği bu süreçte, Türkiye olmadan Avrupa güvenliğinin sağlanması mümkün değildir. Bununla birlikte, ülkemizin AB'nin savunma girişimlerine katılımının siyasi gerekçelerle engellenmesi yanlış bir tutumdur. Avrupa'nın güvenlik endişelerinin arttığı bu dönemde, Türkiye'nin AB'nin savunma politikalarına tam katılımı, Avrupa'nın küresel bir aktör olabilmesi açısından kritik öneme sahiptir." açıklamasında bulundu.
