Gündem Atlas Çevre ve Sürdürülebilirlik 2050 sonrası su krizi kapıda: Türkiye'de su sıkıntısı derinleşiyor

2050 sonrası su krizi kapıda: Türkiye'de su sıkıntısı derinleşiyor

Türkiye'nin su sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu vurgulandı. Prof. Dr. Aydın'a göre, iklim değişikliği ve nüfus artışı su krizini derinleştirebilir. Su tüketimi yüksek tarım ürünlerinin yetiştirilmesi sürdürülebilir olmayabilir. Su yönetimi ve tarım politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, Türkiye’nin iklim değişikliği, hızlı nüfus artışı ve bilinçsiz su kullanımı nedeniyle yakın gelecekte ciddi su sıkıntısı yaşayabileceğine dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler tarafından 1993’ten bu yana her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü, küresel ölçekte su krizine karşı farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.

Bilim dünyasında saygınlığıyla bilinen Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, dünya genelindeki su talebinin, mevcut kaynakları aşarak "su eksikliği" ya da "sürdürülebilir olmayan su kullanımı" gibi sorunlara yol açtığını ortaya koyuyor. Bu tanımlar, yenilenebilir su kaynakları ile kullanım miktarı arasındaki farkı işaret ediyor.

2001-2010 dönemini baz alan ve geleceğe yönelik senaryoları değerlendiren çalışmada, farklı ısınma senaryolarına dayalı modellemelerle ülke bazlı su kıtlığı tahminleri yapıldı. Temel iklim koşullarında yıllık su eksikliği 457,9 km³ olarak hesaplanırken, 1,5°C’lik bir ısınmada bu miktarın 26,5 km³ artarak 484,4 km³’e, 3°C’lik ısınma senaryosunda ise 67,4 km³ artarak 525,3 km³’e ulaşabileceği öngörülüyor.

En yüksek su sıkıntısı çeken ülkeler sırasıyla Hindistan (124,3 km³), ABD (53,8 km³), Pakistan (35,8 km³), İran (35 km³) ve Çin (27,2 km³) olarak belirlendi. Isınma arttıkça, Hindistan’da yıllık su açığı 17,2 km³’e kadar çıkabilirken, Türkiye’de ise bu farkın 2,2 km³’e kadar yükselmesi bekleniyor.

Amerika Şanslı, Asya Risk Altında

Prof. Dr. Aydın, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada “water gap” ifadesinin Türkçeye “su açığı” veya “su eksikliği” olarak çevrilebileceğini belirtti. Su kaynaklarının kıtalara dağılımına değinen Aydın, Kuzey Amerika’da dünya nüfusunun yalnızca %5’i yaşarken, su kaynaklarının %15’ine sahip olduğunu; Güney Amerika’nın ise %8 nüfusa karşın %25-26 oranında su kaynağı barındırdığını söyledi.

Buna karşın dünya nüfusunun %60’ını barındıran Asya kıtasının sadece %36’lık su rezervine sahip olduğunu vurgulayan Aydın, Asya’nın bu açıdan en dezavantajlı bölge konumunda olduğunu ifade etti.

Avrupa’nın dünya nüfusunun %10’una ve su kaynaklarının %8’ine, Afrika’nın %14 nüfusa karşılık %10 su kaynağına sahip olduğunu, Avustralya’nın ise binde 5’lik nüfus oranına rağmen %5 su rezervine sahip olduğunu aktardı.

Türkiye’nin durumu ise Orta Doğu ülkelerine kıyasla daha iyi olsa da kuzey komşularına göre daha zayıf. Aydın, özellikle iç bölgelerde yağış miktarının azalacağını ve toplam su kaynaklarında %20-30 oranında düşüş yaşanabileceğini belirtti.

Türkiye Zaten “Su Stresi” Altında

Aydın, Türkiye’nin kişi başına düşen yıllık su miktarının yaklaşık 1300 m³ olduğunu ifade ederek, bu seviyenin "su stresi" anlamına geldiğini söyledi. Falkenmark indeksine göre, kişi başına yıllık 1700 m³’ün üzerindeki miktar “rahat” kabul edilirken, 1000-1700 m³ arası “su stresi”, 500-1000 m³ arası “su kıtlığı” ve 500 m³’ün altı ise “mutlak su kıtlığı” anlamına geliyor.

Marmara Havzası’nda kişi başına düşen yıllık su miktarı 200 m³’e kadar gerilemiş durumda. Küçük Menderes’te bu rakam 130-140 m³ civarında. Burdur, Gediz, Susurluk, Sakarya ve Asi havzaları da kişi başına 500-1000 m³ arasında değişen miktarlarla su kıtlığı yaşayan bölgeler arasında yer alıyor. Kızılırmak, Konya, Yeşilırmak ve Meriç-Ergene havzalarında ise su stresi göze çarpıyor.

1960’larda Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarının 4500 m³’ün üzerinde olduğunu hatırlatan Aydın, 2021-2022 döneminde bu rakamın 1300 m³ seviyelerine gerilediğini belirtti. Nüfusun 100 milyonu aşmasıyla birlikte, su kaynaklarında beklenen azalma Türkiye’yi su kıtlığı yaşayan ülkeler sınıfına sokabilir.

Sıcaklık Artışı Tehdidi ve Tarım Politikaları

2050 sonrasında su kaynaklarında ciddi azalmalar beklediğini söyleyen Prof. Dr. Aydın, yüzyılın sonuna kadar 3 ila 6 derece arasında sıcaklık artışlarının görülmesinin yüksek ihtimal olduğunu vurguladı. Özellikle Türkiye’nin yer aldığı Akdeniz havzasında 2050’ye doğru 3 dereceye ulaşılabileceği, 2100’e kadar ise bu artışın 5-6 dereceyi bulabileceği ifade edildi.

Aydın, sürdürülebilir su yönetimi için tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Su tüketimi yüksek olan ürünlerin, su fakiri bölgelerde ekilmemesi gerektiğini belirtti. “Örneğin buğdayın yıllık su ihtiyacı 440 mm iken, şeker pancarınınki 825 mm. Konya’da birçok çiftçi şeker pancarı ekiyor. Bu, suyu kıt bir bölgeden suyu bol olan başka bölgelere ihraç etmek gibi bir durum yaratıyor. Bu nedenle su politikaları tarım politikalarıyla entegre şekilde ele alınmalı,” diyerek konuşmasını tamamladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *